Ağustos 14, 2005

Artık yeni şeyler söylemek lâzım

Dikkat ettiniz mi bilmem. Türkiye’de bazı şeyler artık klişeleşti. Klişeleşenlerden yada sevgili medyamızın klişeleştirdiklerinden olan haberlerden bazılarını paylaşmak istiyorum. Örneğin okullar açılacak yakında. Akşam haberlerini size şimdiden söyliyeyim. “Yarın bilmem şu kadar öğrenci 2005-2006 eğitim öğretim yılında dersbaşı yapacak… Okula yeni başlayan miniklerin heyecanları gözlerinden okunuyordu. Evlatlarının okula başlamasının haklı gururunu yaşayan velilerse heyecanlı bir bekleyiş içerisindeydiler.”

Ardından okul öncesi alış veriş yapan aile manzaraları ve onlara yöneltilen sorular. “Kıyafetler ateş pahası.” Veliler dert yanıyor. Daha sonra ekrana gelen okul servisi sorunları. Ha bunun öncesinde bakanın, “hiçbir şekilde kayıt ücreti alınmayacağına alanlarınsa kendisine bildirilmesine” dair beyanatları..”okulumu çok özledim arkadaşlarımı çok özledim” diyen çocuk manzaraları. Bunun üstüne ilaveten ailesinden ayrılmanın ve yeni ortama ayak uyduramamanın korkusuyla “ağlayan” miniklerin görüntüleri.

Medyada spor sayfalarına bayılıyorum. O kadar ki tekniktrekör nasıl bir demeç verebilir? Futbolcu nasıl bir demeç verebilir? Kaleci nasıl bir demeç verebilir?. Spor adamı nasıl bir yorum yapabilir?. Bu ve bunun gibi soruların cevabını bulmam o kadar da zor değil. Klişedir artık. Yenilen bir takımın oyuncusuna sorulan soru. “Beklenmedik bir şut ve son dakikada yenilen bir gol ne diyeceksin?”. “Gerçekten çok iyi bir oyun sergiledik son dakikaya kadarda üstündük. Ama olmadı yenildik. Galatasaray’ı tebrik ediyorum. Artık bu maçı unutup önümüzdeki maça bakacaz.”
“Hakan! Fuat’ın ortası ve son dakikada gelen gol neler söyliceksin.” “Valla öncelikle sahada varını yoğunu ortaya koyan arkadaşlarımı kutluyorum gerçekten özveriyle çalıştılar. Çok mutluyum. Gerçekten bu gole çok ihtiyacımız vardı.””
“Neler hissettin”
“Valla sağdan Fuat abi ortaladı bende kafayı vurdum gol oldu. Mutluyum tüm camiaya armağan olsun. Artık önümüzdeki maça bakacaz”

“Galatasaray güçlü bir rakip fakat bizde güçlüyüz ve kazanmak için çıkıyoruz ve kazanacağız.
Amacımız iyi mücadele edip sahadan üç puanla ayrılmak.”

“Bu sene iyi bir ekip kurduk. Fakat onlarda iyi bir ekip kurdu. İyi olan kazansın diyorum.”

Hava durumları örneğin. “Meteorolojiden edinilen bilgiye göre Yurdun kuzey ve güney kesimleri azbulutlu gök gürültülü ve sağnak yağışlı batı kesimleri ise güneşli geçicek. Sayın seyirciler batı ege ve Marmara balkanlardan gelen soğuk ve yağışlı havanın etksinde kalacak. Kar yağışı beklenmiyor. Yarın günün en yüksek sıcaklığı şöyle olacak….”

İnanın şu yukarıda yazdığım klişeleri bir yerlerden alıntı yapmadım. Beynimin bi’ noktasına kazınmış artık.

Farklı açılımlara ihtiyaç var bence mesela ‘mesaj kaygısı’ olan futbolcular gürûhuna ihtiyaç var. maçın hemen ardından soluk soluğa kalan futbolcu, mikrofon uzatan gazetecilere, o akşam okuduğu kitaptan anektodlar aktarsa. Yada şiir okusa. Nebileyim felsefik yaklaşımlarda bulunsa. “Sağdan gelen orta kimyamı bozdu” “ voltaire bi sözünde şöyle der. ‘Bir yumurta bir yumurtadır. iki yumurta iki yumurtadır’. Onun için evet önümüzdeki maça bakacağız. Fakat önümüze baktığımız kadar arkamıza da bakmak durumundayız. Bu maçı kesinlikle unutmayacağız. Biz unutsak da tarih yazar, unutmaz. O zaman gelecek nesil bizden bunun hesabını sorar. ‘Bak sen bu maçta yenildin ve unuttun’ diye.” Veya “Sermet abi şutu 40 derecelik bir kesmeyle yollasaydı hava akımın da etkisiyle top hızını artırır ve bende kafa hızımı ona göre ayarlardım. Ama olmadı sağlık olsun. Önümüzdeki maça bakacaz.” “Gol yedin neler düşünüyosun?” “Dostum o gol saatte 500 kilometre hızla geçti yanımdan. Ona insan oğlunun refleksleri yetişmez insan oğlunun refleksi saniyede ancak 100 kilometreye varabilir. Bu açıdan bakıldığında biraz imkansız gibi gözüküyor. Orada yapılacak tek şey vardı seyretmek.”
ne dersiniz hoş olmazmıydı?

3 yorum:

BAHADIR AKIN dedi ki...

Bir yere kar yağdığında da "buna en çok çocuklar" sevinir. Futbolcu "her maça final havasında" çıkar.

M dedi ki...

"İstanbul yine yağmura/kara teslim"

Can UGUR dedi ki...

bayramlarda da "trafik terörü" "yollar kan gölüne döndü"