Temmuz 20, 2005

90 YIL ÖNCEKİ ŞARTLAR VE HADİSELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Tarih Bilimi’nde olayları değerlendirirken, dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi hadiselerin vukû’ bulduğu zamanın şartlarını göz önünde bulundurarak yanlış bir yorumdan yada tespitten kaçınmaktır. Eğer geçmişte yaşanan bir hadiseyi siz bugünkü şartlar, anlayış, kültür,âdet gelenek ve görenek yada kanunlara göre değerlendirirseniz büyük yanılgıya düşersiniz. Bu da tarih perspektifinde gerçeklerin tam olarak aksetmesine engel olur.

Şimdi, Vahdettin hadisesinde de aynı yanılgıya düşüyoruz kimi zaman. Onun yaşadığı devrin şartlarını göz ardı ediyoruz. Öncelikle o devirdeki siyasi ve sosyal durumu bilmek ve oluşturduğumuz fotoğraf karesinde her şeyi yerli yerine koymamız gerekir. Osmanlı devletinin son devirleri. I. Dünya savaşı tüm dünyayı kasıp kavuruyor. İngilizler Fransızlar İtalyanlar yunanlılar Ruslar dört yaptıkları gizli antlaşmalarla Osmanlı topraklarını kuşatmışlardı. Hatta İngilizler İstanbul’u işgal etmişler ve topların bir kısmı Yıldız Sarayı’na yani devrin hükümdarı Sultan Vahdettin’in sarayına çevrilmişti. Vahdettin her yaptığı hareket izleniyor yaptığı her yazışma kontrol ediliyordu. Bu durum da yapılabilecek tek bir şey vardı. Anadolu’da mücadeleyi başlatmak. Kendisi başlatamayacağına göre Mustafa Kemal’i görevlendirdi. Yıldız sarayında aralarında geçen konuşmayı hepimiz bilmekteyiz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün önceleri saygı duyduğu Vahdettin’e karşı bir zaman sonra tavrının değişmesi bana göre konjonktür gereğiydi. Yapılan bir mücadele vardı ve o mücadelede topyekün bir birliktelik sağlanması gerektiği düşüncesiydi. Atatürk’ün Vahdettin’i reddetme ve onu tanımamasının nedenlerinden birisi, halkın padişaha olan ümitlerinin bir ikilik oluşturacağı endişesi ve halkı Milli Mücadelede birleştirmek amacıydı. Dediğimiz gibi devrin şartlarını göz ardı etmek büyük yanlış anlaşılmalara sebep olabilir.

Hiç yorum yok: