Eylül 13, 2005

Senelerden 2001, Aylardan Eylül: Onbirinci Günün Hatırası

Tarihcigozuyle.com sizlerle, alanında uzman sosyal bilimcilerin yazılarını, düşüncelerini ve yorumlarını paylaşmaya devam ediyor. 11 Eylül hadisesinin etkileri, üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen tüm dünyada hissedilmeye devam ediyor. Tarihcigozuyle okurlarının yakından tanıdığı bir antropolog, NewYork Syracuse Üniversitesi'nden Fethi Keleş'in bu site için özel olarak kaleme aldığı ikinci yazısını yayınlıyoruz. Beğeneceğinizi umduğum bu yazı için Sayın Fethi Keleş'e teşekkürlerimi sunuyor ve bu yazıyla sizleri başbaşa bırakıyorum. CU

Senelerden 2001, Aylardan Eylül: Onbirinci Günün Hatırası
Fethi Keleş
Syracuse, New York

11 Eylül 2001 günü uçakların Dünya Ticaret Merkezi’ne ve bir rivayete göre Pentagon’a da çakılmasıyla vuku bulan hadisenin Amerikan toplumsal hafızasında ne şekillerde tecessüm ettiğine dair gözlemlerimi her geçen gün daha da nitelikli hale geldiğini gördüğüm Tarihçi Gözüyle sitesi aracılığıyla paylaşmak üzere yazıyorum bu kısa yazıyı. 11 Eylül hadisesinin hatırası neye benz(etil)iyor Amerikan toplumsal vicdanında? Bugün bu soruya cevap arayacağız.

11 Eylül ve Bumper Sticker Kapitalizmi

Bu memlekette (pek tabii ki bu memleket, Amerika) 11 Eylül’ün hatırda tutulduğunun en mücessem işaretlerinden birisi, marka model ayırımı gözetilmeksizin her çeşit aracın arka tamponuna yapıştırılan ve İngilizce’de bumper sticker kelimeleriyle bilinen tampon çıkartmaları. Genellikle kurdela şeklinde olduğu görülen bu çıkartmalar muhtelif renklerde basılırak tüketime sunuluyor. Tüketilen pek tabii ki tarihsel bir dönüm noktasının paraya tahvil edilmesini sağlayan bir hatırlama aracı. Zaman zaman merak ediyorum, acaba bu çıkartmaların basıldığı matbaaların tabelalarında şöyle iri puntolarla yazılmış “Her türlü acınız itinayla metalaştırılır” gibisinden bir ifade var mıdır? Öğrendiğimde site okurunu da bilgilendireceğim. Bu tahavvülatı fehmetmek için siz okurlar şimdilik bunun Marx’ın commodity fetishism dediği tavırlar bütünün ilginç bir tezahürü olabileceği önerisiyle yetinin efendim.

Otobüs Duraklarında Kimlik Arayışı

Reklamcıların transit shelter advertising dedikleri yöntemin Amerikan kimliğinin yaslandığı iddia edilen değerler kümesini daha da muhkem kılmak için uygulamaya konması, bugünkü yazımızın ikinci gözlemi.
Otobüs duraklarında beklerken, durağa bir hattat titizliğile hakkedilmiş 9/11: Always Remember Who We Are (11/9: Kim Olduğumuzu Her Daim Hatırla) posterlerinin, durakta bekleyenlerin ve duraktan geçip gidenlerin gözlerinin içine sokulduğunu görüyoruz ve kendimize şu soruyu soruyoruz: Neyi hatırlayalım? Bu ve benzeri posterlerin yapıştırıldığı duraklardaki muvakkat popülasyonun çoğunlukla siyahlardan teşekkül ettiğini hatırımızdan hiç çıkarmamakla işe başlayabiliriz. Zaten, kendisinden de bizzat dinleme imkanı bulduğum üzere, Samuel Huntington Who Are We? (Biz Kimiz?) adlı kitabında öyle demiyor muydu? “Amerika, en baştan Anglo-Protestan ve beyaz olarak bir ülke tanımlandı...” Kimbilir, Katrina’nın sesi de Huntington’un Harvard’daki ofisinden pek duyulmamıştır. Yahut Huntington, şu otobüs duraklarında pek de beklememiştir.

11 Eylül’ü Ekrana Kafeslemek

CNN International’ın haberine göre Hollywood da 11 Eylül’ün hatırasının her daim canlı tutulması için kendi mütevazı katkısını sağlamak üzere çalışmalara başlamak üzereymiş. Müstakbel 11 Eylül filminde Nicolas Cage başrolde oynayacakmış.
Kimbilir, bu kadar mühim bir vazife görecek bu fılmde görev alacak ekip ve oyuncular, 11 Eylül’de ölenlerin yakınlarına isabet etmiş kederin daha fazla insan tarafından paylaşılmasına ve bu vesileyle söz konusu kederin hafifletilmesine katkıda bulunmak üzere bu film projesinden para almamayı yahut çok cüz’i bir bedelle çalışmayı, dahası filmi pazarlayacak şirket de kendi çapında bu hatırla(t)ma projesine destek olup bilet fiyatlarını çok ama çok düşük tutmayı, müstakbel izleyicilerden 1 sent gibi sembolik bir rakam tahsil etmeyi düşünüyordur. Ne demiştik: “Her türlü acınız itinayla metalaştırılır”!

Kısa olacağını taahhüt ettiğimiz bu yazıyı şu sonuçla noktalayalım: Foucault der ki, bir toplumun hafızasını kontrol ederseniz, o toplumun sadece neleri hatırlayacağını değil, geçmişi nasıl hatırlayacağını da kontrol edersiniz. Metalaştırılan (commodified) 11 Eylül’ün Amerika’daki bazı yansımalarını sizinle paylaşmaya çalıştım bu yazıda. Agresif siyasal tavırlara meşruiyet kazandırmak gayesiyle araçsallaştırılan (instrumentalized) 11 Eylül’ün dünyadaki yansımalarına da bir yıl sonra değiniriz belki.

Tarihçi Gözüyle okurlarına teşehhüt miktarı kadar da olsa tefekkür imkanı sunabildiysem bu yazıyı yazmaya değmiştir diye düşüneceğim. Tarih, tekerrür kadar, tefekkürden de ibaret olsa gerek zira. (Fethi Keleş'in diğer yazısı burada)

Hiç yorum yok: