Şubat 13, 2009

Davos Çevirisinde Kim Daha Haklı?


Fethi Keleş
Syracuse University Maxwell School, NewYork

Bu yazi 13.02.2009 tarihli Referans Gazetesinde yayinlanmistir.


Can Dündar'ın Davos'taki hararetli Gazze panelinin son birkaç dakikasında yapılan simültane çeviriye ilişkin eleştirileri ve bu eleştiriye cevaben Birleşik Konferans Tercümanları Derneği (BKTD) tarafından yayımlanan basın açıklaması ilginç bir tartışma doğurdu. Dündar'ın iddiasına göre bazı cümleler çevrilmemiş, bazılarının da şu veya bu muhtemel gerekçeyle dozu düşürülmüş iken, BKTD'nin cevabına göre durum böyle olmayıp çevirmen "görevine sadık kalmış, meslek etiği ve kuralları açısından hata yapmamıştır." Öte yandan, BKTD basın açıklamasının sonunda kullanılan "ancak çok özel bir meslek icra eden konferans tercümanının performansını değerlendirecek kişilerin, bu mesleğin hangi koşullarda ne şekilde icra edildiği ve profesyonel değerlendirme kriterlerinin ne olduğu hakkında bilgi sahibi olmalarında da yarar vardır" cümlesiyle bir anlamda Can Dündar'a kibarca "lütfen anladığınız işlerle meşgul olun" denmiş oldu.

Bu tartışmada eğrilerin ve doğruların iç içe geçmiş olduğunu düşünüyorum. Dündar, normalde haklılık potansiyeli barındırabilecek bir eleştiriyi yanlış ve yetersiz örnekler üzerinden temellendirmeye çalıştığı için, söyledikleri tabir caizse güme gitmektedir. BKTD açıklamasında Dündar'ın somut iddialarına verilen cevapları, vaktiyle simültane çeviriyle profesyonel olarak iştigal etmiş birisi olarak ben genel hatlarıyla tatmin edici bulduğumu söyleyebilirim. Ne var ki bu durum, tartışmaya konu olan çeviride makul çerçevede eleştirilebilecek "eksik aktarma" ve "farklı aktarma" örneklerinin bulunduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
Can Dündar'ın şu iddiasında tartışmasız haklı olduğu kanaatindeyim: Başbakan Erdoğan'ın "Biliyorum ki sesinin bu kadar çok yüksek çıkması, bir suçluluk psikolojisinin gereğidir" cümlesinin çevirisinde ("I feel that you perhaps feel a bit guilty, and that's why perhaps you have been so strong in your voice, so loud") doz düşmüş/vurgu azalmıştır. Aradaki fark, çeviriyle profesyonel olarak iştigal ediyor olmaksızın da tespit edilebilecek bariz bir farktır. Ne var ki, tartışmaya konu olan Davos çevirisindeki asıl sorun, Dündar'ın 2 ve 5 Şubat tarihli yazılarında dile getirdiği hususlarla ilgili değildir.

'Haydut devlet'in atlanması

Davos çevirisiyle ilgili olarak asıl dikkat edilmesi gereken şudur: Başbakan konuşması sırasında, kendi konumunu desteklemek amacıyla iki önemli Yahudi isimden alıntılar yapmıştır. Bunlardan birincisi, ismi Başbakan (dolayısıyla tercüman) tarafından Gilad Atzemoni şeklinde yanlış zikredilmiş olan Gilad Atzmon'dur. Başbakan, Atzmon'un "İsrail barbarlığı zalimliğin de çok ötesinde bir şey" ifadesini alıntılamış, bu cümle "Gilad Atzemoni says that Israeli barbarianism is way beyond what it should be" şeklinde çevrilmiştir. Çeviri, asıl cümlenin anlamını bir ölçüde muğlaklaştırmıştır. Başbakan'ın alıntısına kaynak olan cümlenin basılmış orijinali "The current Israeli brutality is nothing but evilness for the sake of evilness" şeklindedir (Çevirmenin cümlenin basılı orijinalini mutlaka bilmesinin elbette beklenemeyeceğini hatırlatmalıyım). Başbakan'ın "Bir Yahudi" sözcükleriyle Atzmon'un Yahudi kimliğine yaptığı vurgu da aktarılmamıştır. Bu muğlaklık ve vurgu eksikliği kendi başına anlam bütünlüğü açısından çok da önemli olmamakla birlikte, aşağıda bahsettiğim hususla birlikte düşünülünce önem kazanmaktadır.
Başbakan başka bir kaynaktan daha alıntı yapmıştır ve asıl üzerinde düşünülmesi gereken bu alıntının çevrilmemiş olmasıdır. İsmi Avi Shalom şeklinde yanlış telaffuz edilmiş olan, Oxford Üniversitesi Uluslararası İlişkiler profesörü Avi Shlaim'den yapılan alıntıdan söz ediyorum. Bu kaynaktan yapılan alıntı, profesorün yanlış telaffuz edilen ismi dışında çeviride yer almamıştır. Dikkat edilsin: Söz konusu alıntıda İsrail'in haydut devlet vasfı kazandığı söylenmektedir ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, Shlaim'in bu cümlesini alıntılayarak hemen yanı başında oturan İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres'e o iki dakikalık bölümün belki de en ağır sözlerini sarf etmektedir. Davos çevirisinde asıl mesele bu iki alıntının, özellikle de ikincisinin çevrilmemiş olmasıdır. "Haydut devlet" rastgele bir tahkir ifadesi değil, uluslararası ilişkiler literatüründe karşılığı olan teknik bir terimdir, bu terim ilgili devletin başkanının yüzüne karşı alenen söylenmiştir. Shlaim bu ifadeyi 7 Ocak 2009 tarihli Guardian gazetesinde kullanmıştır ("...it has become a rogue state..."). Kanaatimce, o birkaç dakikalık bölümdeki çeviriyi zedeleyen en önemli etken bu ifadenin tamamen atlanmış olmasıdır.

Özeleştiri gerekir

Sözlü çeviri faaliyetinin doğası hakkında bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaması gerektiği şeklindeki BKTD yargısı haklı ve meşrudur. Aynı zamanda BKTD başkanı olan çevirmenin Başbakan'ın mesajını içeriğine sadık kalarak aktarmaya çalıştığı da doğrudur. Ancak bu çalışma esnasında birtakım hatalar yapılmış olduğu da ortadadır. BKTD'nin yaptığını söylediği araştırmada bahsettiğim hususları fark etmemiş olması imkân ve ihtimal dışıdır, ne var ki yayımlanan bildiride Can Dündar'ın somut (ve çevirinin anlamsal bütünlüğü açısından nispeten önemsiz) birkaç eleştirisine değinmekle ve çalışma prensiplerine ilişkin soyut birtakım ilkelerden söz etmekle yetinilmiş olması, herhangi bir şekilde özeleştiri girişiminde bulunulmamış olması düşündürücüdür.

Hiç yorum yok: